Şeker pancarında tohumun toprağa atılmasından bitkilerin en genç dönemlerinde (8–12 yapraklı) görülen bu hastalıklara neden olan en önemli fungal etmenler şunlardır:
- Pythium ultimum
- Pythium aphanidermatum
- Rhizoctonia solani
- Phoma betae
- Aphanomyces cochlioides
- Fusarium oxysporum
Ülkemizde fide hastalıklarına (tohum çürüklüğü, çökerken veya kök yanıklığı) Alpullu, Susurluk, Adapazarı, Uşak, Konya, Malatya ve diğer şeker pancarı ekim alanlarımızın taban arazilerinde, özellikle çok ve sık yağışlı geçen yıllarda görülür. Çoğu kez tohum çıkışları sırasında bitki kayıpları ile tarla sıklıklarının düşmesine yol açar. Ağır enfeksiyonlarda dekardaki bitki sayısı çok azalır ve ikinci bir ekim gerekebilir. Hastalığa yakalanan genç pancarların büyüme ve gelişmede geri kaldığı, yaprakların sararıp solduğu, köklerinde bazı bölüm veya noktaların karararak inceldiği veya boğumlaştığı ve özellikle rüzgârlı havalarda daha çok rastlanmak üzere yere devrilip öldüğü görülür. Bitkilerin bazıları hastalığı atlatabilmektedir. Ancak bu bitkiler iyi bir gelişme gösterememekte ve hasatta düşük verim görülmektedir.
Fide kök çürüklüğüne (çökertene) neden olan funguslardan Phoma betae tohumla taşınır ve bulaşır. Diğerleri ise yalnızca toprakta yaşar ve genç filiz veya bitkilere topraktan bulaşırlar. Enfeksiyonun başlaması ve hastalığın ortaya çıkması her şeyden Önce toprakta ilgili fungusun bulunmasına ve sonrada büyük ölçüde yılın iklim şartlarına bağlıdır. Çökertene neden olan fungusların sıcaklık istekleri de birbirlerinden farklıdır.
Sıcaklık isteklerine göre bunları üç guruba ayırabiliriz:
1- Düşük sıcaklıkta (7–16 oC) etkili olan etmen Phoma betae’dir.
2- Düşük ve yüksek sıcaklıkta etkili olanlar Pythium ultimum’dur.
3- Yüksek sıcaklıkta (16–25oC) etkili olanlar;
Rhizoctonia solani, Pythium aphanidermatum, Aphanomyces cochlioides, Fusarium spp.
Şeker pancarı ekim alanlarımızda kök yanıklığına yol açan funguslardan bu güne kadar; Phoma betae, Pythium spp. , Fusarium spp.’ye rastlanmıştır.
Rhizoctonia ve özellikle Aphanomyces’e rastlanmamıştır. Ülkemizde Aphanomyces kök yanıklığına rastlanmaması, şeker pancarı ekim alanlarımızın büyük çoğunlunun kireçli ve kireçce zengin, nötr veya alkalik reaksiyonlu (PH:7-8 ve daha yüksek) topraklara sahip olması nedeniyledir. Fungus kireçce fakir asidik reaksiyonlu topraklarda yaygındır.
Hastalıkların teşhisi
Çökerten funguslarını yalnızca köklerde görülen zararlara dayanarak ayırt etmek veya tek tek teşhis etmek kolay değildir. Bununla birlikte Phoma ve Pythium daha çok genç bitkilerin kazık köklerindeki siyahlaşma, çürüme ve incelmenin, Aphanomyces ise genel olarak kökün boyun kısmındaki veya çenek yaprak saplarının tabanındaki kararma ve incelmenin nedenidir.
Söz konusu fungusları laboratuvarda su kültüründe, yani sterilize suda yetiştirerek teşhis etmek daha basittir. Bunun için tarladan alınan hasta bitki kökleri zedelenmeksizin üzerlerindeki toprak yıkandıktan sonra, içinde köklerin üzerinde ince bir film tabakası oluşturacak kadar sterilize su bulunan petri kaplarına yerleştirilir ve 20 oC sıcaklıkta 1-2 gün bekletilerek üzerlerindeki fungusun gelişmesini sürdürmesi sağlanır. Daha sonra bitkilerin kökleri binokuler altında en az 50 büyütmede incelenir.
Phoma enfeksiyonunda köklerin kahverengi-siyah renkli çürüyen yerlerinde 0,2 mm çapında tepesi basık bir bilye veya kabarcığı andıran ve piknid adı verilen kahverengi-siyah furiktifikasyon organları bulunur. Misel kahverengi olup hifler bölmelidir.
Pythium enfeksiyonunda köklerin kararan kısımlarında geyik boynuzu gibi dallanmış bölmesiz ve renksiz miseller bulunur. Hiflerin ucu bazen de ortası şişerek sporangium halini alır. Bu sporangiumların içerisinde iki kamçılı zoosporlar oluşur. Sporangiumlardan çıkan zoosporlar suda bir süre yüzüp konukçunun köküne ulaşır. Kamçılarını atıp encyst olur ve çimlenip yeni enfeksiyonu başlatır.
Rhizoctonia enfeksiyonunda daha çok su yüzünde gelişerek yayılan ve yüzen koloniler oluşturan dallanmış bölmeli miseller bulunur. Fungus spor oluşturmaz. Bölmeleri çok belirgin ve hifler birbirleriyle dik açı oluşturacak şekilde dallanırlar. Fungus bu özelliği ile mikroskop altında çok rahat tanınabilmektedir.
Aphanomyces enfeksiyonunda köklerin kararan boyun kısmında 0.15 -0,75 mm uzunluğunda ince bir hortumu andıran dalsız ve bölmesiz çok çekirdekli hif uzantıları bulunur. Tabanları bir bölme ile sınırlı bu hiflerin ucunda sporangiumlar oluşur. Bu Sporangiumların içerisinde zoosporlar medyana gelir. Enfeksiyonu zoosporlar başlatır. Fungus kışı oospor olarak hasta bitki artıklarında geçirir. Topraktaki canlılığını uzun süre devam ettirmesi bu eşeyli sporları sayesindedir.
Mücadele
Kültürel Mücadele
Kültürel önlemler olarak, kök yanıklığı (çökerten) hastalığının çok sık görüldüğü ekim alanlarında aşağıdaki uygulamalara yer verilmelidir.
1-Phoma ile bulaşık olmayan tohumluk kullanılmalı ve bunun için yağışlı ılıman bölgelerde tohum üretimi yapılmamalı,
2-Zararlı funguslara karşı toleranslı şeker pancarı çeşitleri ekilmeli,
3-Tarlanın drenajı düzeltilmeli, havadar ve çabuk ısınan, iyi bir tohum yatağının hazırlanmasına önem verilmeli. Aşırı erken derin ekimden kaçınılmalı,
4-Tarlanın kaymak ve kabuk bağlaması önlenmeli,
5-Pancar mümkünse aynı tarlaya 3–4 yılda bir ekilmeli. Münavebede pancarın ön bitkisi olarak baklagillere özellikle de bezelyeye ve pamuğa yer verilmemelidir. Baklagiller toprağın Pythium ve Rhizoctonia inokulumunu, pamuk ise Rhizoctonia inokulumunu yükseltmektedir.
6-Fusarium enfeksiyonuna bağlı olarak hastalık çıkışı olduğunda, tarlaya yağmurlama kurulur, bitkiler sağlıklı yeni yan kökler oluşturana kadar, toprağın üst 3-5 cm ‘si her seferinde çok az, 5-10 mm su verilerek, kurumaya yüz tutmadan arada bir sulanır.
Kimyasal Mücadele
Kimyasal mücadelesinde tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Bilinçli kullanımı için Ziraat mühendislerine danışınız.