Zeytin Dal Kanseri (Pseudomonas savastanoi pv. savastanoi)
Hastalık hakkında kısa bilgi
Zeytin dal kanseri zeytin yetiştirilen her yerde görülen bakteriyel bir hastalık olup, Akdeniz ülkelerinde, Güney ve Kuzey Amerika’da yaygındır ancak zarar düzeyi tam olarak saptanamamıştır. Hastalık ağaçları öldürmekten ziyade ağacın dal ve sürgünlerini etkileyerek zeytinin kalite ve kantitesinin düşmesine neden olur. Bulaşık olduğu bitkilerde yıldan yıla zararını artırarak önemli derecede verim kayıplarına neden olmaktadır. Ülkemizde hastalık Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde bulunmaktadır.
Nasıl bir bakteridir ?
Bu patojen 1,2-5,0 x 0,4-0,8 µ büyüklüğünde, beyaz, yavaş büyüyen, aerob, bir ya da daha fazla kamçı yardımıyla hareket eden çubuk şeklinde bir bakteridir. Ara sıra kısa iplikler de oluşturur. Gram-negatiftir ve aside dayanıklı değildir. Büyüme optimumu 25-26°C, minimumu 34-35°C’dir. Öldürücü ısı noktası 43-46°C’ler arasındadır. Işık ve ısıya karşı aşırı derecede duyarlıdır. Yapay besin ortamında virülansını kolay kaybetmez. pH optimumu 6,8-7,0, min. 5,6 ve max. ise 8,5’dir.
Dünyada yayılışı
Avrupa (İtalya, Fransa, İspanya. Portekiz), Cezayir, Tunus, Kıbrıs, diğer Akdeniz ülkeleri, Kaliforniya, Arjantin, Meksika, Brezilya, İran ve Türkiye?de bulunur.
Konukçu bitkileri nelerdir ?
Olea europaea, Chimonanthus, Forsythia, Fraxinus, Jasminium, Osmanthus, Zakkum, Leylak, Mersin, Yasemin, Kurtbağrı ve Çan çiçeğinde tespit edilmiştir.
Zararı nasıl olmaktadır ?
Çoğunlukla dallarda, fakat aynı zamanda kök, gövde ve yapraklarda, ender olarak da meyvelerde düzensiz, süngerimsi, yumru biçiminde, az ya da çok sertleşen şişkinlikler (ur) oluşturur. Hastalık taze sürgünlerde küçük sivilce şeklindeki urlarla meydana çıkar. Bu urlar zamanla büyür ve küreyi andıran biçimini korur ya da çoğunlukla derin çatlaklı düzensiz parçalanmış, oldukça basık bir durum alır. Başlangıçta yeşil olan urlar, daha sonra gri renge döner. Urlu dallar ya bodurlaşır ya da tamamen ölür; fakat tüm bitkinin ölmesi ender görülür.
Hastalığın biyoloji nasıl olmaktadır ?
Yumrular çok süratli bir şekilde kurur. Çok defa ölü yumruların civarında ve bunlardan biraz daha uzak kısımlarda yeni şişkinlikler de meydana gelebilir. Bir kere hastalığa yakalanan ağaçlarda hastalık yıldan yıla ilerler; yeni gelişmekte olan sürgünler ve ağacın yaşlı kısımları da saldırıya uğrar. Yumrular odun ya da kabuk kökenli olabilir ve düzensiz seyreden iletim boruları içerirler.
Hastalık etmeni için özellikle uygun olan koşullarda, yaprak sapları ve yaprak ana damarlarında da aşırı bulaşma görülebilir; sonuçta yaprak dökülmesi olur. Henüz olgunlaşmamış genç meyvelerin dökülmeleri halinde hastalık etmeni mesocarp?tan çekirdeğe (tohum) kadar ilerleyerek buraya da saldırabilir. Fakat buna ender rastlanır.
Bakteriler yumrularda bol miktarda bulundukları ve sürekli nemli havalarda, buralardan ve diğer bulaşma yerlerinden cıvık bir salgı halinde üst yüzeye ulaşabildiklerinden özellikle yağmur, dolu ve rüzgarla genç ağaçlara kolayca yayılır. Buna karşın böcek, kuş vb. yayılmada ender olarak rol oynar. Ağaçlara yara yerlerinden girer, örneğin don çatlakları. Trakeler yolu ile ilerleyerek komşu dokulara geçer. Ender olarak başlangıçta hücrelerarası boşluklarda hareket ederler. Bunlar bir taraftan meristematik dokuları uyartarak anormal bölünmelere, diğer taraftan intersellüler, düzensiz dallanmış boşlukların oluşmasına neden olurlar. Bu boşluklar su emerek doymuş ya da esmer boyanmış az ya da çok çökmüş doku partileri ile çevrili olur. Sonuçta kanser yumrusunun tepesinde krater biçiminde bir çöküntü haline dönüşürler. Etmen bunların içinde kış süresince canlılığını koruyarak kalır. Fakat bakteri iç odun partilerinin sarmal trakelerinde de ilerlemek ve yeni şişkinlikler oluşturabilmek yeteneğindedir. Böylece odun kısımları çeşitli derecede zarara uğramış ve esmerleşmiş olur.
Mücadele olarak ne yapabiliriz ?
Kültürel olarak;
Bitkiler ekolojik isteklerine uygun yerlerde yetiştirilmelidir.
Dikimde sağlam fidanlar kullanılmalıdır.
Aşı kalemleri sağlam bitkilerden alınmalıdır.
Budama kuru havalarda yapılmalıdır.
Meyveler toplanırken ağaçların yaralanmamasına dikkat edilmelidir.
Eski ve yeni tüm tümörler, üzerinde bulundukları dal ile birlikte uzaklaştırılarak yakılmalıdır.
Budama ve bakım araçları her kullanımdan sonra dezenfekte edilmelidir.
Kimyasal olarak;
Enfeksiyonlardan korunma amacıyla Bordo Bulamacı ile, ilki sonbaharda olmak üzere 3-4 defa püskürtme yapılmalıdır. Son yıllarda Kalsiyum sianamid’in, Bordo Bulamacına göre, etki bakımından daha üstün olduğu ve yapraklara daha koyu bir yeşillik verdiği saptanmıştır. Ayrıca stroptomycin ile yapılan ilk deneyler bakteriye karşı etkili olmuş, tümörlere sürülen streptomycin pastaları bunların büyümesini durdurmuştur.
Yazılarımızdan haberdar olmak için
Abone olmak istermisin ?
Kaliteli yazılarımız ve fotoğraflarımızdan ilk sizin haberiniz olsun !
Bitki koruma ailesine katıldığınız için teşekkür ederiz.
Bir şeyler yanlış gitti sanırım 🙁