Fasulye Türkiye’ de üretilen baklagiller içinde nohut mercimekten sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’de 1995–2001 yılları arasında ortalama yıllık 173.000 ha fasulye ekim alanı bulunmaktadır. Bu alan dünyadaki fasulye üretim alanlarının% 0,6’sına eşittir. Türkiye’deki dekara fasulye verimi (132.2kg/da) dünya ortalamasının (69.6kg/da) üzerindedir. Özellikle 1990 yılında 2.000.000 ton üretilirken 2013’de bu üretim miktarı 1.000.000 tona düşmüştür.

Türkiye dünyaya fasulye ihraç eden ülkeler arasında yer almaktadır. Toplam ihraç değeri ortalama 17 milyon dolardır.  Milli gelire sağladığı katkı yanında, ülke içerisinde gıda sanayine ham madde ve tarımsal üretime katkı açısından da önemlidir. Son zamanlarda ihraç ettiğimiz bu ürünü artık ithal etme konumuna gelmiştir.

Yanlış politikalar sonucu bu konuma gelmemiz Acı ama bir o kadar GERÇEK !

Fasulyede Antraknoz hastalığı (Colletotrichum lindemuthianum) nasıl bir fungus’dur ?

Fasulyede Antraknoz hastalığı (Colletotrichum lindemuthianum)’nın üreme organı epidermisin altında gelişen sonra üst kısmını yırtarak ortaya çıkan tabak şeklinde aservulusdur. Etmen kışı tohum içinde veya tarladaki hastalıklı bitki artıkları üzerinde geçirir.  Bulaşık tohumların tarlada çimlenmesi sonucu belirtiler önce kotiledonlarda görülür. Sekonder enfeksiyonlar için inokulum kaynağı olan hastalıklı fidelerdeki konidiler, çeşitli yollarla sağlam bitkilere rastlandıklarında, suyun mevcudiyetinde çimlenerek penetrasyon yaparlar.

Fungus uygun iklim koşullarında yaprak, dal veya meyvelerde 4–5 gün içinde inkubasyon süresini tamamlayarak leke oluşturur. Enfeksiyon süresi için en uygun koşullar  % 92’nin üstünde orantılı nem ve 27 °C altındaki sıcaklıktır. Hastalığın gelişmesi için optimum sıcaklık 17–23 °C minimum 15 maksimum sıcaklık ise 31 °C’ dir.

Hastalığın belirtileri nelerdir ?

Primer enfeksiyon sonucu hastalık ilk olarak yeni çıkan fidelerin kotiledonlarında ve gövdelerinde koyu kırmızımtrak-kahverengi, çökük lekeler halinde görülür. Böyle fideler çoğunlukla gelişmeden ölürler. Sekonder enfeksiyon sonucunda oluşan belirtiler ise yapraklarda; damarlarda yer yer uzunlukları değişen ölçülerde önceleri kırmızımtrak kahverengi sonraları siyah lezyonlar, şiddetli durumlarda ise, damarların birleştikleri yerlerde genellikle üçgenimsi kurumalar ve bu kısımların yırtılması şeklindedir.

Dallardaki belirtiler; hastalığın şiddetine göre değişen uzunlamasına, çökük, tek tek ya da birbirleri ile birleşmiş, kahverengi siyah lekeler halindedir. Meyvedeki belirtiler de genellikle 1–5 mm çapında siyah, orta kısmı açık kahverengi, çökük, yuvarlak lekeler halinde görülür.

Konukçuları;

Fungus sadece fasulyelerde hastalık oluşturmaktadır.

Mücadelesi

 Kültürel önlem olarak ne yapabiliriz ?

-Hastalıksız tohumluk kullanılmalıdır.

-Hastalıklı bitkiler tarladan uzaklaştırılmalıdır.

-En az üç yıllık münavebe uygulanmalıdır.

-İyi bir drenaj yapılmalı ve fasulye bahçesindeki yabancı otlar ortadan kaldırılmalıdır.

Kimyasal mücadele olarak ne yapabiliriz ?

Önemli olan ilaçlamanın ne zaman yapılmasıdır. İlaçlamaya günlük ortalama sıcaklığın 17-23 °C arasında olduğu, orantılı nemin %92’ nin üstüne çıktığı, 2’li ve 3’lü yaprakların açtığı zaman başlamak gerekir. İlaçlama olarak koruyucu fungistler kullanılır. %80 Mancozep ve % 70 Propineb bunlara en iyi örnektir.